30 Ocak 2007 Salı

ODTÜ Mezunlar Derneği'nde toplantı: Yeni Tohumculuk Kanunu Yeni bir Hegomonya mı?

Konuşmacılar:
Dr. Ahmet Arslan (Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Koruma ve Kontrol Genel Müdür Yardımcısı)
Dr. Gökhan Günaydın (Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı)
Prof. Dr. Tayfun Özkaya (Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Tarım Ekonomisi Bölümü öğretim üyesi)

İlk söz alan Dr. Gökhan Günaydın sunumunda, Cumhuriyet Gazetesi, Tarım-Gıda-Hayvancılık, 9 Ocak 2007 tarihli dergisinde yayınlanan makalesini esas aldı: Anadolu beyazı 'out', Brüksel lahanası 'in'. Günaydın, yasanın daha öne yürürlüğe giren Şeker ve Tütün Kanunları'na, hem içerik hem de hazırlık süreci açısından (amaç olarak) benzerliğine dikkat çekti. Anayasa'nın birçok maddesine aykırı oluşu, yerel tohumlara vereceği geri dönüşü olmayan zararlar ve GDO'lu tohumlar konusunda taşıdığı belirsizliğe bağlı sebeplerle, yasanın tamamen iptalinin, hem ülkenin geleceği, hem tarım sektörü açısından önemine işaret etti.

Dr. Ahmet Arslan sunumunda önce, tohumculuk üretimi, ithalati ve ihracatı üzerine sayısal bilgiler verdi. Dr Arslan, Kasım 2006'da yürürlüğe giren 5553 sayılı yasanın, 1963 yılında kabul edilen 308 sayılı Tohumculuk Yasası’nı tamamlayıcı nitellikte olduğunu, yeni yasanın önemli birçok noktada açıklık getirdiğini ifade etti:

- 5553'de "tanımlar" başlığı ile belirsizlikler büyük oranda ortadan kaldırılmıştır.
- Bitki gen kaynaklarının kayıt altına alınması devletin sorumluluğunda yapılacaktır.
- Tohumluk amaçlı üretim bölgeleri tespit edilecektir.
- Tohumculuk teşvikleri konusunda yenilikler getirilecektir.
- Yurtiçinde sadece kayıt altına alınan çeşitlerin ticaretine izin verilecektir.
- Özel kuruluşların ruhsat işlemleri düzenlenecektir.
- Türkiye Tohumcular Birliği kurulacaktır.

Dr. Arslan, kanuna bağlı olarak bu yıl içinde 11 adet yönetmelik çıkarılacağını söyledi. Henüz tasarım aşamasında olan bu yönetmeliklerin ilki "milli çeşit listesi"olup, diğerlerinin hepsinde üretilecek farklı ürün tohumluklarının sertifikasyon ve pazarlamasına yönelik mevzuatın tanımlanacağı görüldü.

Üçüncü konuşmacı olan Prof. Dr. Tayfun Özkaya, sertifikalı tohumun özellikle verim ve sağlık açısından dünyanın hiçbir yerinde kesin bir güvence oluşturamadığını söylerken, bir örnekle, Niğde yöresinde
ithal edilen tohumlardan dolayı yaşanan ve halk arasında kanserli patates olarak tanımlanan (synchytrium endobitium) kayıpları hatırlattı. Dünyada az sayıda tohumculuk firmasının elinde bulundurduğu mülkiyet haklarıyla, yaşamın patentlenemeyeceğini belirten Özkaya, örnekler vererek, Linux gibi bilgisayar yazılımlarının, modern rüzgar türbinlerinin dünyanın birçok ülkesinden katılımcı gruplarla, hiçbir hak ve sınır iddiası olmaksızın, geliştirildiğini söyledi. Tohum konusunda da dünyada benzer örnekler bulunduğunu, özellikle kendisinin tanık olduğu Suriye'li "katılımcı ıslahçı" grubunun, ülkemizde de tohumculuk alanında sürdürülebilir başarılar oluşturmak açısından model alınması gerektiğini önemle vurguladı. Endüstriyel uygulamaların tek yanlı bakış açısında "açlık tehlikesi" argümanının öne sürülmesinin gerçekçi olmadığını ifade eden Özkaya, bilimin daima çiftçiler ile birlikte yol alması gerektiğini hatırlattı.

İkinci tur konuşmalarda, Dr. Gökhan Günaydın kendilerinin bugüne dek yapmış olduğu tüm iyi niyetli uyarılara karşın tohumculuk firmalarından kendilerine çok sert yanıtlar geldiğini, ancak kendilerinin, -istedikleri şekilde yasanın hazırlanış sürecinde içinde yer alamadıklarını hatırlatırken, sadece 'doğru' olanı yaptıklarına inandıklarını ifade etti. Buna karşılık, Dr. Arslan, yasanın, bakanlık yetkilileri dışında, sivil toplum, akademisyenler ve tohumculuk sektörü yetkilileri ile birlikte ve tüm taraflardan gerekli görüşler alınarak hazırlandığını savundu. Ancak bu görüşe birçok izleyici ve katılımcı tepki gösterdi ve kanunun birçok bölümünün kendilerine danışılmadan hazırlanmış olduğunu ifade ettiler. Toplantıyı izleyenler arasında bulunan Dr. Alptekin Karagöz (
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü, Bitki Genetik Kaynakları Bölüm Başkanı), bir başka noktaya dikkat çekerek, Türkiye'nin birçok uluslarası biyoçeşitlilik anlaşmasında imzası bulunduğunu hatırlattı (örneğin: GIDA VE TARIM BİTKİ GENETİK KAYNAKLARI ULUSLARARASI ANTLAŞMASI) ve önümüzdeki dönemde yürürlüğü girmek üzere hazırlanan yönetmeliklerde gerekli hasassiyetin gösterilmesinin önemine değindi.

GDO'lu ürünlerin ithalatında yaşanan mevzuat belirsizliği hakkında yapılan konuşmalar sonrasında, Dr. Ahmet Arslan yıllardır çıkarılamayan biyogüvenlik yasa tasarısının kısa süre içinde meclise intikal edeceğini belirtti. Bir kanunun ortalama 6 yılda hazırlandığına dikkat çeken Dr Aslan, Tohumculuk Kanunu'nun da uzun yıllardır üzerinde hassasiyetle çalışılmış olduğunu savundu. Ancak toplantıyı izleyenler arasında yer alan sivil toplum ve akademik çevreler, özellikle sertifikalandırılmamış tohumların ticaretine yasak getiren bu kanunun, köylük tohumlara ve biyoçeşitliliğimize büyük zararlar getirirken, çiftçinin mevcut üretim alanlarının kendi iradesi dışında belirlenen tohumluk üretimine ayrılmasının ve olası anlaşmazlıkların tohum üretici birlikleri çatısı altında oluşturulacak hakemlik kurumunca çözümlenebilmesinin çok daha büyük sorunlar ve tartışmalara sebep olacağı konusundaki endişelerini dile getirdiler.

Toplantının ilginç saptamalarından biri, Dr. Ahmet Aslan'ın köylük tohum ticaretinin zaten hiçbir zaman kültürümüzde yer almadığı (sadece takas ile varlığını sürdürdüğü) ve bu sebeple yeni yasa ile gelen yasaklamanın olumsuz hiç bir sonuç oluşturmayacağı yönündeki yorumu oldu.

ZMO Başkanı Dr. Gökhan Günaydın, Mart ayı içinde Ankara'da geniş katılımlı bir çalıştay düzenleneceğini bildirdikten sonra, toplantı ODTÜ Mezunlar Derneği yetkilisi Nevres Dabil'in kapanış konuşması ile son buldu.

11 Ocak 2007 Perşembe

UNDP - Ankara buluşması

Bilgi Buluş'un (GEF-SGP Ulusal Koordinatörü) UN binasında organize ettiği toplantıya Emanetçiler Derneği yetkilileri, Cem Birder ve Dr. Alptekin Karagöz (Tarım ve Köyişleri Bakanlığı - Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü, Bitki Genetik Kaynakları Bölüm Başkanı) katıldılar. Toplantıda SGP proje geliştirme metodolojisinin yanısıra, 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu üzerinde konuşuldu. 2007 yılı içinde ilgili kanuna bağlı olarak çıkarılması hedeflenen 12 yönetmelik arasında özellikle köylük tohumların tescil edilmesi ve buna istinaden yerel tohumlarımızın korunması ile ilgili çıkarılacak yönetmeliğin önemi vurgulandı. Buna paralel olarak, Türkiye'nin farklı bölgelerinde yerel tohumların daha bilinçli değerlendirilmesi ve bu tohumlarla yetiştirilecek ürünlerin pazara sunulması sürecinde çiftçiyi 'adil ticaret' anlayışında koruyacak, sürdürülebilir bir mekanizmanın geliştirilmesi yönünde öneriler tartışıldı.